Dumlupınarlılarınforumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

CHP’yi seviyorum.

Aşağa gitmek

CHP’yi seviyorum. Empty CHP’yi seviyorum.

Mesaj  izmirlihoca 5th Ocak 2009, 14:03

CHP’yi seviyorum.

Bazen kendimi alamayıp kızıyorum bu partiye… Sonra hemen densizlik ettiğimin farkına varıp ondan özür diliyorum.

İnsan, bir çocuğun yaramazlıklarına ne kadar kızabilir?

Komik bir parti bu… Diyeceksiniz niye komik, neresi komik?

Bir kere artık herkes biliyor ki bu partinin iktidar olmak gibi bir amacı yok…

Olabilir, ne var bunda yani… Bir sürü küçük parti var, 10 bin oy aldığı zaman oylarını yüzde yüz arttıran partiler var mesela. Cümle âlem biliyor ki bu
partilerin iktidara gelme gibi bir ihtimalleri yok. Şimdi bu partiler de mi komik yani?

Tabii ki değil… Gerçi bu partilerin kimi mensupları da, seçim öncesinde öylesine inanarak iktidara yürüdüklerini söylüyorlar ki insan ağlasa mı gülse mi
bilemiyor ama olsun. Onlar şimdilik komik olmasınlar.

CHP’yi ayırt eden yön, iktidardan ölesiye korkması… Hiçbir parti yoktur ki iktidar imkânı doğduğunda üzerine atlamasın. Ama CHP, bu konuda nefsine çok hâkim.

Bir parti düşünün ki iktidar gibi bir niyeti hiç yok, yani tam bir kendini reddetme durumu… Meselâ eve plazma televizyon alıyorsunuz, uydu alıyorsunuz ama
sonra sadece televizyondaki radyo kanallarını izliyorsunuz… Cep telefonu alıyorsunuz ama evde bırakıp sabit telefon niyetine kullanıyorsunuz. Böyle bir
şey olabilir mi? Ya da ne bileyim her sabah bakkaldan okumak için özenle gazete alıyorsunuz, sonra içinden Ertuğrul Özkök yazısı falan çıkıyor. Böyle şeyler
olmaz, akla aykırı bir kere.

CHP de, böyle bir şey. Akla aykırı ama ne hikmetse var.

Bu parti iktidar olmak istememenin yanında, aynı zamanda, hükümete de iktidarını dar etme gibi bir amaca sahip… Sadece hükümeti de değil, mümkün olduğunca
bütün siyaseti gözden düşürmek için elinden geleni yapıyor.

İnsanlar ‘Bu siyaset de ne iğrenç bir şey, siyasetçiler en ahlaksız insanlar, daha oy falan kullanmak yok, lanet olsun hepsine’ demiş olsa CHP huzur-u kalple
uyuyacak.

Önce dokunulmazlık diye bir terane tutturdu. Nerden aklına geldi, nasıl buldu bilmiyorum ama gerçekten mükemmel bir fikir… yani mükemmel saçma.

Ne olacak milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkınca?

Ne olacak canım! Türkiye gibi dokunulmazlar cenneti bir ülkede, zaten dar olan siyasetçinin alanı hepten daralacak ve siyasetçi hepten iş yapamaz hale gelecek.

Yoksa kim ne yapsın dokunulmazlığı? Türkiye’nin hangi problemini çözecek dokunulmazlığın kaldırılması? Fazla laf yaptık, öylesine bir konu işte.

Bu dokunulmazlık işinden pek beklediğini bulamayınca, harika bir yol buldu. Aslında en güzeli darbeydi ama…2008 yılında Batı’ya bu kadar yakın bir ülkede,
darbe diye bir kelimenin dolaşması bile ‘yuh’luk bir mesele olduğu için…

Darbe olmayınca harika bir yol daha buldu siyaseti tıkamak için… Anayasa Mahkemesi.

İktidarı tıkamak için mükemmel bir yöntem… Türkiye gibi adaletin tıkır tıkır işlediği bir ülke mi desek… yoksa fokur fokur kaynadığı mı veya tıngır mıngır
ilerlediği mi… her neyse işte, böyle bir ülkede bundan iyi bir yöntem olamazdı (doğru cevap, “ hukukun adamına göre şıkır şıkır oynadığı” olacaktı).

367 kararındaki performansı ile CHP tavan yaptı. Siyaseti anlamsızlaştıracak daha mükemmel bir hamle ne olurdu bilmiyorum… Meclisin şu veya bu şekilde var
olduğu bir siyasette, parlamenter siyasette ancak bu kadarı olurdu.

Ve CHP bunu yaptı. Bir parti, siyasetin nasıl işlemez hale geleceğinin, parlamentonun ne kadar gereksiz hale dönüştürülebileceğinin dersini verdi.

Sonra da bir şey olmamış gibi seçimlere girdi. Oy pusulasında meclise ok fırlatan bir partinin ambleminin olması kimseyi şaşırtmadı!

Gerçi şaşırtsa ne olur şaşırtmasa ne olur… Bir generalin, 28 Şubat’ın gerekirse 1000 yıl süreceğini açıkça söylediği, utanmadan söyleyebildiği bir ülkede
yaşıyorduk ne de olsa.

Komutan söylemeye utanmamıştı, daha kötüsü utanması gerektiğini bile muhtemelen bilmiyordu, çevresinde kabile ile devletin arasında ne fark olduğunu söyleyebilen
birileri yoktu demek ki...

Ya da söyleyen birileri vardı da kabile şefi olmanın keyfini sürüyordu, bilemeyiz ki.

Böyle bürokrasinin böyle partisi olarak CHP, 22 Temmuz’da umduğunu buldu yine; iktidar olmadan ana muhalefette kalmayı, oylarını sabit tutmayı becerebildi.

Şovuna kaldığı yerden devam ediyor.

Yeni gündemi yolsuzluklar. Mesele, kimsenin tasvip etmeyeceği, elbette bizim de etmeyeceğimiz yolsuzlukların olup olmaması değil, yolsuzluğun engellenmesi
hiç değil.

Yoksa herkes bilir ki, Türkiye’de iktidara gelen partiye ya da partilere “Falanca konulara dokunma, kırmızı çizgiler var; zaten sana başka da bir şey kalmayacak,
o yüzden canın sıkılmasın, biraz ekonomiyi düzelt; kalan kısımda da devletin imkânlarını kafana göre kullan” denilir. Demek ki yolsuzluk, bu ülkede siyasetin
doğal seyrinde olan, olması gereken bir şeydir.

Türkiye’de iktidarın tanımı budur, Türkiye’de siyasetin tanımı budur, af buyurun Türkiye’de demokrasinin tanımı budur. En azından yakın zamana kadar böyleydi.
Ne kadar yakın derseniz bilmiyorum, 1 saat önce Genelkurmay’ın web sitesine baktım bir şey yoktu, pekâlâ olabilirdi, olsaydı 1 saat önceye kadar derdim.

Dokunulmazlıklar, Anayasa Mahkemesi, yolsuzluk hamleleri, her zaman ajite edici üslup… Siyasetin daha nasıl fonksiyonsuz hale gelebileceği, getirilebileceği
konusunda CHP’yi hayranlıkla izliyoruz.

Bir sonraki hamlesini şahsen ben tahmin edemiyorum. Umarım sepetindeki yumurtalar bitmiştir diyeceğim ama hiç ümidim yok.

O hamle geleceği zaman ise ister istemez yüzümde tebessüm oluşacak. “Yine yaptın yapacağını” diyeceğim CHP’ye.

Gülmekten başka da ne yapılır bilemiyorum. En azından gülebilelim, katıla katıla gülelim. Kendi bindiği dalı kesen ama hiçbir zaman düşmeyen bir cambaz
eğlenceli değil midir?

Sana Cumhuriyet Halk Fıkrası dememek için zor tutuyorum kendimi… sevgiyle elbette.

Eşin yok senin; mesela ne bileyim Keloğlan gibi tek başına da değilsin ki, kadron geniş. Sende Sav, Kılıçdaroğlu, Arıtman, Elekdağ (başkumandan ******’ı
saymıyorum bile) ve elbette nice kaynaklar var. Haa… Haluk Koç gibi bir muhalife de sahipsin, artık neyin muhalifiyse… Herhalde Anayasa Mahkemesi’nin kapısında
kendisine az nöbet yazıldığı için birilerine kızmış olmalı.

Efendim? Çarşaf açılımı, Gorbaçov mu demiştiniz?

Görürsem söylerim.

gunes.ferhat@yahoo.com

izmirlihoca
En aktif üyeler

Erkek Mesaj Sayısı : 222
Yaş : 47
Nerden : İzmir
Kayıt tarihi : 27/09/08

http://www.ergundemir.tr.gg

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz