Dumlupınarlılarınforumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

akp yanlışlıkla iktidara geldi

Aşağa gitmek

akp yanlışlıkla iktidara geldi Empty akp yanlışlıkla iktidara geldi

Mesaj  millinefer 14th Aralık 2008, 12:19

aKP Yanlışlıkla İktidara Geldi
13 Aralık 2008 Cumartesi 12:21
Prof. Dr. Oğuz Adanır: 'AKP yanlışlık sonucu iktidar oldu. Toplumsal yaşama yönelik sistemli bir politikası olamaz, ideolojik yapısı tam bir belirsizlik içinde."



Nedim Atilla / Akşam

AKP’nin toplumsal yaşama yönelik sistemli bir politikası olamaz, ideolojik yapısı tam bir belirsizlik içinde. Örneğin temsil ettiği bir sınıftan söz edebilmek mümkün mü? Toplumun her kesiminin gözünü boyamak amacıyla kendi zihinsel yapısına ters düşen demokratik yasaları bile çıkarıyor. İktidar olmasının başka hiçbir sebebi yok.

# Hocam, Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu durumu nasıl görüyorsunuz?

Toplumsal, politik, ekonomik ve kültürel açıdan, dış görünüş itibarıyla ülkemiz çok dinamik bir görünüm sergiliyor ancak bana göre bu aldatıcı. Türkiye motorları sürekli çalıştığı için bir yere doğru gittiği izlenimi yaratan, aslında olduğu yerde dönen ya da ulaşması gereken hedefe olabilecek en uzun yoldan ulaşmaya çabalayan bir gemiye benziyor.

# Kaptanın zincirini toplamayı unuttuğu ama tam yol verdiği bir gemi gibi diyebilir miyiz?

Elbette. Bu yüzden bir sistem oluşmuyor ya da bu toplum kendi gelişmesini kendisi engelliyor. Bir sistem oluşmadığında hiçbir şey olması gereken sisteme uygun bir şekilde çalışmaz ve gelişme göstermez. Bugün dünya toplumlarını kabaca modernleşmiş toplumlar ve modernleşememiş toplumlar olarak ikiye ayırabiliriz. Modern toplumlar ilk kez bizim de ait olduğumuz coğrafyada ortaya çıkmış olup aydınlanma, ulusal burjuvazi ve sanayileşmiş kapitalizm kavramlarıyla özetlenebilir. İçinden geçmekte olduğumuz tarihsel kriz sürecinde bunların hâlâ dimdik bir şekilde ayakta durdukları açık seçik görülüyor.

# Cumhuriyeti kuranlar onun bu yönde bir gelişme gösterebileceğini öngörebilirler miydi?

Sanmıyorum. O kuşaklara ait insanların önemli bir bölümü ait oldukları bağlamda doğru öneriler üretmişler ve öngörülerde bulunmuşlar. Örneğin, 1923 yılında milli bir burjuvazi kurulması gerektiği düşünülmüş ve bunun için gerekli önlemler alınmaya çalışılmış ancak arkadan gelen kuşaklar bunun yerine bence Cumhuriyetin sunduğu olanaklarla milli zenginler ve milli yoksullardan oluşan, tek sınıflı eskisinin güncellenmiş versiyonu olan hiyerarşik bir yapıyı sürdürmeye devam etmişler.

GERÇEK SAĞ-SOL YOK

# Yani sorun Cumhuriyeti kuran kuşakta değil; sonradan gelenlerde mi?

Cumhuriyeti kuran kuşaklar görevlerini çok iyi bir şekilde yerine getirdiler. Bugün bizim sormamız gereken asıl soru bizim kuşağımızın neler yaptığıdır. Bu Cumhuriyet neoliberalizme evet demekle birlikte bu işi kimin öncülüğünde yapacağını bilmeyen bir düzene benzemektedir.

Fernand Braudel, “Kapitalizm yalnızca bir biçim değil, aynı zamanda bir ideoloji yani bir içeriğe sahip olmak zorundadır” diyor. Bu içeriği Türkiye’de hangi sınıf ne zaman üretmiştir bilmek istiyorum. Dolayısıyla Türkiye’de modern toplumlardakine benzer bir sağ ve sol anlayışından söz edebilmek de mümkün değildir. Bütün bunları yaşama geçirememiş bir toplumun ne kadar modernleşmiş sayılabileceğini tartışmak durumundayız.

SADECE BİÇİMSEL DEĞİŞİM VAR

# Türkiye son 40-50 yılda ne kadar değişti?

Gerçek bir değişimin manevi ve ideolojik boyutlara sahip olması gerektiğini söyledik. Bu zihinsel/kültürel bir değişimi ya da devrimi zorunlu kılan bir süreç. Araba, televizyon, buzdolabı, cep telefonu gibi şeyler modernleşmenin amaçları değil araçlarıdır. Nüfus artışı, yol, fabrika araçtır oysa bizim ülkemizde bunlar amaca dönüşmüş gibidir. Araçları kabul ederek amacın (eğitim hakkı ve niteliği, demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri, vs.) kendiliğinden gerçekleşeceğini sanmak kolaycı neredeyse çocuksu bir yaklaşımdır. Oysa tarih doğru olanın, araçların amaçlar doğrultusunda kullanılması olduğunu göstermektedir. Öyleyse nüfus artışı, yol, okul, bina, fabrika sayısı, vs evrimsel anlamda gerçek bir gelişme ve değişme değil, kısmi yani biçimsel bir değişmedir. İnsanı, yalnızca okuma yazma öğreterek ve takım elbise giydirerek değiştiremezsiniz, onun öncelikle zihinsel yapısını değiştirmelisiniz.

# Cumhuriyet bu değişimde ne kadar başarılı oldu?

Cumhuriyet bu işi 1950’ler, hatta 1970’lere kadar başarıyla sürdürmüş ancak 1974 Kıbrıs Harekâtı, 12 Eylül ve korkunç bir nüfus artışı milli eğitim ve yarım yamalak ekonomi sisteminin çökmesine ve bugünkü çarpık görünüme neden olmuştur. Modern toplumların en önemli zihinsel değişim örneklerinden biri dini ahlak anlayışına bir son vererek laik ahlak anlayışını benimsemiş olmalarıdır. Bu toplumun motor gücü laik, yani akılcı düşünce ürünü olan ahlaktır.

AKP KONJONKTÜR ÜRÜNÜDÜR

# Türkiye’deki mevcut siyasi partiler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bunlar toplumu bir yerlere götürebilecek, peşlerinden sürükleyebilecek politikalar üretebiliyorlar mı?

Türkiye’de mevcut topluma uygun bir siyasi parti yok, hepsi büyük ölçüde çağdışı. Kendi örgütlenme biçimleri demokratik olmayan partilerin ülkeye demokrasiden söz etmeleri iki yüzlülük değilse nedir? Evet araba atların önüne geçmiş ancak nereye doğru gideceğini bilemiyor. Kendisine gerçekten doğru yolu gösterenleri izleyeceğine kuşkum yok ama onları bir türlü bulamıyor ki. Mevcut siyasi partiler yaklaşık 30 yıldan bu yana ülkeyi oyalamak ve demokrasinin ilerlemesini, gelişmesini engellemekten başka bir şey yapmıyorlar. Bu oyuna boyun eğen toplum kendi kendinin önünü kesmiş oluyor. Öte yandan bu geciktirici politikaların ya da beceriksizliğin yol açtığı ekonomik sonuçlar topluma kuşaklar boyunca ödeyeceği borç olarak geri dönüyor. Bu toplumun akılcı bir düzen talep etmesi ve bunun peşini bırakmaması gerekiyor.

# AKP bu sürecin dışında mı yer alıyor yoksa içinde mi?

AKP bence bir konjonktür ürünüdür. Bir başka parti yönetiminin beceriksizliği sonucunda ortaya çıkmış ve hem dünya hem de yerel toplumsal, kültürel, politik konjonktürde yanlışlıkla kendini hükümet olarak bulan bir partidir. İlk dönemde yaşamın hiçbir alanında özgün politika üretememiş ve kendinden önceki koalisyon hükümetinin hazırladığı politikaları bürokrasi ve teknokrasi sayesinde yaşama geçirmekten başka bir şey yapmamıştır. İkinci dönemde saçma sapan kültürel ve toplumsal önermelerle toplumu oyalamaktan başka bir şey yapmadığı gibi ülkenin ekonomi politikasını açıkça IMF’ye teslim ettiğini itiraf etmiştir.

# Sizin AKP için hayli tartışmalı bir benzetmeniz olmuştu geçenlerde...

Evet. AKP’nin ortaya çıkışı nedense bana Alman Nasyonal Sosyalist partisini anımsatıyor. O da konjonktür ürünü bir partiydi. Çok kısa bir süre içinde ortaya çıkıp sonra da ortadan kaybolmuştu. İtalya’daki faşist parti için de aynı şey söylenebilir. Bu gibi nazik dönemlerde toplumların kolaylıkla yanlışlar yapabildiklerini görüyoruz. Tüm partilerden umudunu kesen toplumun büyük bir kesimi çaresizlik ve kızgınlık içinde kendine en büyük ve güzel yalanları söyleyene meyleder. Sekiz yıldan sonra toplum geriye baktığında yaşantısında ne gibi radikal gelişmeler görecek merak ediyorum. AKP’nin toplumsal yaşamın hiçbir alanına yönelik sistemli bir politikası olamaz; zira ideolojik yapısı tam bir belirsizlik içindedir. Örneğin temsil ettiği bir sınıftan söz edebilmek mümkün mü? Yoksulların seçtiği zenginlerin ne yapacaklarını söylediği bir hükümet politikası nasıl adlandırılabilir? AKP’nin gerisinden asıl görülmesi gereken gerçek son 25-30 yılda Türkiye’ye yerleşmeye çalışan neoliberalizmin toplumu disiplin altına alıyor olmasıdır. Niteliksiz, eğitimsiz, işsiz milyonların bu partiye oy vermesinin temel nedenlerinden biri budur. Bunun başka bir toplumsal, politik ya da ekonomik nedeni yoktur. Hiçbir projesi bulunmayan bu parti toplumun her kesiminin gözünü boyamak ve iş yaptığı izlenimi bırakmak amacıyla en olmadık ve kendi zihinsel yapısına en ters düşen demokratik yasaları bile çıkartabilmektedir.

1970’lerde beklenen patlama gerçekleşebilir

# Türkiye’ye “Türk-İslam sentezi” rolü biçilen senaryoları ne kadar ciddiye almalıyız?

Kendisini tanımlamakta zorlanan bir ABD’nin yaptığı bu tanımlamalar yalnızca kendisini ya da onun sırtından geçinenleri bağlar. Amerika entelektüel dünyada sanıldığı kadar güçlü bir ülke değildir. Gücü artık savaş gücü olarak göremeyiz. Savaş örneğin en çok Amerikan ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Bugün dünyadaki ülkeler artık isteseler de kapitalist olamayacaklar, zira dünyanın kaynakları buna izin verebilecek kadar zengin görünmüyor. Dünyayı yepyeni tuzaklar bekliyor.

# Türkiye için sırada sizce ne var?

Çaresizlik ya da çıkışsızlık söz konusu olduğunda perspektif değişikliği şart. Bu koşullarda, bu olanaklarla mevcut sorunları çözemiyorsanız onlara başka türlü bakmanın ve çözmenin formülünü arayıp bulmak zorundasınız. Toplumumuz inanılmaz pragmatik; yani kişisel sorunlarına yasal ya da yasadışı yöntemlerle en kısa sürede çözüm üretebiliyor, ama bütün bir toplumun sorunlarını bu şekilde çözemezsiniz. Onlardan kaçtıkça büyüyerek dönüp gelirler ve sizin kuşağınız kaçarsa arkadan gelenlerin kucağına düşerler. Burada sorun aydınların basiretsizliği, bir araya gelerek sevdiklerini söyledikleri ülkeleri için ortak çözümler üretememeleridir. Bu egoizm, megalomani, bireycilik her neyse aşılıp geçilmek durumunda, yani bir zihniyet devrimi şart. Kapitalizmin ülkeye yerleşme sürecine koşut olarak demokratik önlemler toplumsal yaşamın tüm alanlarında hayata geçirilmediği takdirde gelecekte hiç beklenmedik çok önemli toplumsal olaylar patlak verebilir. Örneğin, 1970’lerde beklenen toplumsal patlamalar başka bir düzeyde, başka bir şekilde önümüzdeki 15-20 yılda gerçekleşebilir.

TV’nin etkileri üzerine tez yazdı

Prof. Dr. Oğuz Adanır, 1951 İzmir doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde yaptı. Doktora tez çalışmasının başlığı “Televizyonun az gelişmiş bir ülke üzerindeki etkileri”ydi. 1979’da Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü’nde, 1985 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü’nde öğretim elemanı olarak çalışmış, 1988 yılında doçent, 1994’te profesör olarak atanmıştır. Çevirileri, derlemeleri, denemeleri, belgesel filmleri, pek çok makale, bildiri, inceleme yazıları vardır.

CHP iktidara ortak olacak
# Gelecek seçimler için öngörünüz? <

Gelecek seçimlerde toplum gerçek anlamda bir alternatif bulamadığı takdirde, ancak bu kez AKP’nin de çabalarıyla, tıpkı son sekiz yıldır CHP’nin AKP’ye yaptığı hizmetler gibi, CHP’nin hükümetin güçlü ortaklarından biri olabileceği söylenebilir. Çünkü toplumun çaresizliğine çözüm getirecek birileri henüz ufukta görünmemektedir. En büyük ve güzel yalanlar dönemi henüz kapanmışa benzememektedir.
# CHP’nin türban açılımına mı bağlıyorsunuz bunu?

Türban ideolojik ve kadını çağdışı gösteren bir uygulamadır. İnancın bir kumaş parçasına bağlanması modern ve akılcı düşünce sahibi bir insanın kabul edebileceği türden bir düşünce olamaz.

millinefer

Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 06/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz